Açıklama
Bu çalışmayı şekillendiren ana unsur, öncelikle yaşadığımız sözlü kültürel ortamda Orhon Abidelerinden siyasetnamelere, atasözlerinden Nasreddin Hoca fıkralarının efkar-ı umumiyeyi şekillendirme gücüne kadar Türk kültür kodlarındaki güçlü etkisini yaşayarak görmüş olmamızdır. Türk toplum sözleşmesi sadece mükemmel bir hayat kurgusu tahayyülü içinde değil Türk halkının neredeyse bütün akli ve ahlaki zaaflarının da muhatabı hatta mağduru ve mazlumu olmuştur. Türk toplum sözleşmesi bir olgu olarak doğmuş, bir algı olarak yaşatılmış ve sonuçta yaşayan kültür evreninin asli sözleşme yasaları olarak tekrar bir olguya dönüştürülmüştür. Bu algı ve olgu diyalektiği içinde kendi algısına göre bir kültür olgusu ve kendi olgusuna göre bir kültür algısı yaratan herkes, yarattığı bu algı ve olgu durumuna göre sözleşme yasalarını yorumlamıştır: Tıpkı herkese görmek istediği şeyleri gösteren Faust’un aynası gibi.
Orhon Abideleri ile başlayıp onlarca siyasetname ve ahlak eserleri ile devam eden yazılı kaynakların kadim mirasının ve binlerce yıllık atasözleri ve sekiz asırlık Nasreddin Hoca fıkraları ile sürdürülen sözlü kaynakların şifahi müktesebatının alaşımsal bütünlüğünün ürünü olarak sürekli yeniden üretilen Türk kültürü canlı bir organizma gibi akıl ve ahlak evrenini neredeyse ‘aynen öyle’ koruyarak yaşamını istisnasız her alanda/olanda ‘aynen’ devam ettirmektedir. Farklı normlarda ve formlarda içerik ve şekil değiştirse de bu kültürel gelenek/miras/müktesebat sosyal, siyasal, dini, kültürel, psikolojik ve
ekonomik akıl ve ahlak evreninde öz, töz ve ruh olarak kendini günümüzde de aynen korumaktadır.
İncelemeler
Henüz inceleme yapılmadı.